Sosyal Medyanın Algı Oyunu
Güzelce saçlarınızı taradınız, fön çektiniz; kırmızı rujunuzu harikulade bir şekilde sürdünüz. Ardından en şık elbiselerinizi giydiniz… Normal hayatta on beş kişi sizi beğense mutlu olursunuz, belki de özgüveniniz artar.
Peki ya sosyal medyada paylaştığınız bir fotoğrafı sadece on beş kişi beğense? Diğer kullanıcılarla karşılaştırdığınızda bu sayı sizi tatmin etmez belki de. Bir de fenomenlere bakarsınız; fotoğrafları saniyeler içinde milyonlarca beğeni alır. İçten içe bu kadar çok beğeniye sahip olmayı imrenirsiniz.
Daha çok beğeni almak için güzel elbiseler satın alırsınız, onlarca para harcayıp güzellik ürünleri alır; saçlarınıza fönler çeker, maşalar yaparsınız. Ama bunlar da yetmez. Bu kez kemikli burnunuzu beğenmez, estetik operasyon geçirirsiniz. Dudağınız ince ve küçük mü geliyor? Dolgu yaptırırsınız. Alnınızdaki kırışıklıklar sizi yaşlı mı gösteriyor? Botoksla çözüm ararsınız.
Sonrasında, sizi daha güzel gösterecek kameraya sahip akıllı bir telefon almanın zamanı gelir. Onu da alırsınız. Tüm hazırlığınızı yapar, elinize kamerayı alır, bir selfie çekersiniz… Ve yine beğeni beklersiniz.
Ancak aradan günler geçmesine rağmen ne beğenileriniz artar, ne de takipçileriniz…
Aslında sorun sizde değil. Sorun, sosyal medyanın yarattığı algı oyununa kapılmakta. Sorun, sosyal medyanın size "on beğeni azdır" diye düşündürtmesinde ve bunun ardından kendinizi değiştirmeye itmesinde.